script


Biz Kimiz?

  • Hatice Teyze’yi kurma fikri
  •  Bu aslında bir yolculuk değil, büyüme hali. Doğal yaşam ve sağlıklı beslenme alanına yoğunlaştıkça profesyonel iş hayatımdaki tatillerimi bu konuları araştırmaya yönelik gezilere çevirdim. Japonya, İtalya, İspanya ve Yunanistan, Gürcistan özellikle de Türkiye’nin her bölgesini kapsayan 7 senelik bir araştırma ve eğitim sürecine başladım. Uzmanından ve yerinde görüp öğrenerek geçirdiğim bu süreç sonucunda, kendi coğrafyamızda

    modern donanım ve teknikleri geleneksel yöntemlerle birleştirerek üretim yapma kararı aldım ve tüm enerjimi ürünlerimi geliştirmeye adadım. Bu süreçte de Bodrum’a yerleştim, yeşil ve sakin bir hayat kurdum kendime.

    Bir hayat tarzı yaratmak ve bunun odağına kendine ve sevdiklerine özen göstermeyi, güzelliği, keyfi ve lezzeti koyma fikri etrafında toplandı.

    Lokman Hekim deyimini bilir misiniz? Sandığımız gibi aslında öyle biri yoktur, ilk öğrendiğim şeylerden birisiydi buJ demek istenen yediğin lokmanın hekiminin olduğu, ne yersen o’sun.

    İnsan her şeyden medet umuyor malum. Doğal ve organik ürünler neler, aralarındaki fark nedir? Bunlardan hangisi sağlıklı hangisi değildir, neyi nasıl pişirmeli, nasıl tüketmeli....

    İlk baştaki amacım sadece zeytinyağı üretmekti. Derken sabun, derken reçel, derken tarhana, sirkeler çoğaldıkça çoğaldık.

    Türkiye’deki ilk bebek tarhanası ve bebek zeytinyağını bile biz yaptık.

    İş birazcık da kendiliğinden bu yöne doğru gelişmeye başladı diyebilirim.

    Türkiye’nin dört bir köşesinden bir sürü teyze girdi hayatıma. Şimdi yaklaşık 600 kişilik bir üretim ekibimiz oldu. Hep birlikte üretiyor hep birlikte hayatımızı geliştiriyoruz.

    Yediklerimizin doğallığına odaklanmışken vücudumuza kullandıklarımızı da sorgulamaya başladım.

    Bunun devamında müşterilerimden gelen ihtiyaç üzerine iş güzellik ürünlerine de varmaya başladı.

    Müşterilerimizin talepleri ve yorumları inanılmaz, hemen hemen her alışveriş müşterimiz mutlaka geri bildirim yapmakta.

    Ve biz onlarla birlikte ürünleri çok daha iyi geliştirebilir olduk.

    Yeni ürünlerimizi eklerken mutlaka danışıyoruz, yorumlarını alıyoruz.

    Bizim için en kıymetlisi müşteri yorumlarımız.

    Yorumlar geldikçe, herkes ama herkes gördüğü faydayı anlatınca fotoğrafları yollayınca ben daha da  heyecanlanıyorum.

    İlk önce güneş yağı yaptım, ama özelliği hem nemlendirmesi hem de bronzlaştırması...

    Tabii ben durur muyum bir tek güneş yağı ile derken bize vücudumuza faydası olacak her şeyi araştırmaya başladım.

    İnternet alışverişine sabrı olmayanlar da buna çok seviniyor. Mesela bu yağlarda bazıları ;

  • Ergen sivilcelerine iyi gelen vişne çekirdeği yağı
  • Gençlik iksiri olan ısırgan otu tohumu yağı
  • Karaciğer enzimlerini düzenleyen ve mide asitlerini dengeleyen yan etkisi olarak da iştah kesen yabani enginar & maydanoz yağı
  • Hazımsızlığı çözen kişniş yağı
  • Ciltteki yanık, çatlak ve yaraları onaran kantaron yağı
  • Ayrıca C vitamini deposu olup yaşlanmayı geciktiren goji berry yağı ve acı biber yağı ile yüz kremi yaptık.

    Kantaron yağı, balmumu ve shea yağı ile egzama, sedef, yara, yanık iyileştirici onarıcı bir krem yaptık.

    Tüm bu ürünleri yaparken doğru formülle yapılması gerektiğini unutmamak lazım. Evet herkes kil maskesi yapıyor belki piyasada ama bizimki gibisi yok, neden derseniz kimyasal hiçbirşey kullanmıyoruz. Marifetmiş gibi hayvanlar üzerinde deney yapmadığımızı söylemekte bana tuhaf geliyor.

    Tabii tüm bunları öğrenmeye başlayınca cildimizin de ihtiyaçlarına hakim olmaya başladım. Ardından tamamen doğal güneş yağı, cilt maskeleri, nemlendirici kremler derken Hatice Teyze güzellik ve bakım ürünleri oluştu.

    Bunların aslında hepsi bir bütün. Yediklerimiz ve cildimizden vücudumuza aldığımız her tür ürünün sağlıklı olması gerektiğini hiç unutmamamız lazım.

    Doğal ürün kullanımı çok popüler ama bunun magazinden ziyade bilinç ve yaşam tarzı haline gelmesi için önümüzde hala uzun bir yol var.  

  • ‘Hatice Teyze’ anneniz… Markaya annenizin adını vermeniz neden?
  • İnsan başına gelen olumsuzluklardan yola çıkınca kendisini nerede bulacağını pek kestiremiyor.

    Markamı anneme ithaf ederek ismini Hatice Teyze koydum. Herkesin annesi özeldir ya... hem annemle özel bağımın kopmamasını hem de anne lezzetinin sağlıklı ve kişiye özel oluşunun, özeninin, sevmenin temsili olsun istedim.

  • Marka ismi kısaca ...
  • Her şey zamanında güzel!

    En Doğal Hakkınız !

    Hatice Teyze Doğal Ürünler

    Benim hayat mottom.

    Endüstrileşme ve kolay tüketime yönelik fiyatından ziyade içeriği ucuz olan o kadar çok ürün var ki dehşete düşmemek mümkün değil. Bunlar gün ışığına çıktıkça hepimiz kullandığımız ürünleri sorgular olduk. Doğal ürün kullanımı çok popüler ama bunun magazinden ziyade bilinç ve yaşam tarzı haline gelmesi için önümüzde hala uzun bir yol olduğuna inanıyorum. Burada özenle altı çizilmesi gereken konu bahçesinde herhangi bir ürün yetiştiren herkesin bunu doğal ürün olarak tanımlaması.

    Ya da semt pazarına gittiğinizde abla bunlar organik denmesi, ya da köyden Mehmet amca yolladı valla hakiki bal, hakiki zeytinyağ :)))

    Biz bu aşamada devreye giriyoruz, mevsimleri takip ediyor, ürünleri zamanında topluyor ilaç kullanmıyoruz. Ama ilaç kullanılmayan meyvede kurt olur diye sağlıksız ürünlerden reçel yapmıyoruz. Her ürün en iyi nerede yetişiyorsa orayı buluyor, toprak analizimizi yapıyor ve kendimize yöreden bir ekip kuruyoruz,

    böylece  yerel tarıma ve yerel üreticilere de destek vermiş oluyoruz.

  • Aslında herkesin hayalini yaşıyorsunuz… Bu iş için buradaki işinizi bırakıp Bodrum’a yerleştiniz… Bodrum size ne ifade ediyor ?
  • Bodrumla ilgili akıllarda oluşan genel imajı düşünüyorum. Kafamda magazin dergileri, otellerin indirim kampanyaları, boy boy plaj görüntüleri uçuşup duruyor.

    Yazın bütün o keşmekeşi sona erdiğinde ise Bodrum’da gerçek yaşam başlıyor. Benim deyimimle “Bodrum yaz sonrası bir detoks dönemine giriyor.” Tüm o görüntüler kafamdan siliniyor ve geriye gerçek Bodrum kalıyor. Çünkü Bodrum’da yaz kış yaşayanlar için plajlar, restoranlar ve cafeler turistik bir meta olmaktan çıkar, kışın da terk etmediğimiz, huzur bulduğumuz bizim gibi Bodrum’da yaşayan dostlarımızla bir arada bulunduğumuz dolayısıyla aidiyet hissettiğimiz bir yer haline gelir.

    Neden Bodrum diye sorulunca, “tatlı hayat” diye bağırasım geliyor. Halikarnas balıkçısı yazıyor; yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin sanma ki geldiğin gibi gideceksin senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler.

    Her Bodrum’a gelişimde bende aklını Bodrum’da bırakıp gidenlerden olurdum. Öyle ki İstanbul’da hayatımı Bebek’te yarattığım küçük dünyam üzerine kuruyordum. İstanbul’dan kaçış yerim İstanbul’un yine kendisiydi aslında. Neden büyük şehirden kaçar insan? Ben bunu tek şeye bağlıyorum;

    sıkılıyoruz!

    Trafikten sıkılıyoruz, koşturmadan sıkılıyoruz, işten sıkılıyoruz ama işsizlikten de sıkılıyoruz, kalabalıktan sıkılıyoruz ama kalabalık içerisinde yalnızlaştığımızın farkına vardıkça bu histen de sıkılıyoruz.

    Beklentilerimiz çok; ancak ne beklediğimizi bilmiyoruz. Tatmin olamıyoruz. Paradan, aşktan, işten hiçbir şeyden tatmin olamıyoruz. İstanbul’u daha fazlasını elde edebileceğimiz bir derya deniz olarak görüyor, kimi zaman ismini bile koymakta zorlandığımız hedeflerimize varmak için yaşamın özünü kaçırıyoruz. Milyonlar arasında yalnızlaştıkça sadakat ve samimiyet duygularımızı yitiriyoruz bu da bir diyalektiğe dönüşüyor. Yitirdikçe daha da yalnızlaşıyoruz. Benim Bodrum’uma gelirsek İstanbul’dan kaçışımın İstanbul olmadığı yer Bodrum.

    Sıkılmadığım, beklentilerimi revize ettiğim her açıdan tatmin olduğum yer. Sadakati ve samimiyeti ise kimi zaman oltasını sıkıca tutan bir balıkçıyla ettiğim sohbette, kimi zaman kayalıklardan ölümsüzce yükselen zeytin ağaçlarından zeytin toplayan köylü bir teyzenin hikayesinde buluyorum. Taş evler dahi yıllarca asimile olmadan özlerini korudukları için birbirlerine sadık geliyor bana, yükselen binalara dönüşmedikleri için belki de... Bodrum da her şey zıttı ile var olabiliyor, daha da önemlisi Bodrum’da ne istersen o var olabiliyor.

  • Hatice Teyze’de neler satılıyor?
  • Hatice Teyze’nin en başta gelen gözbebeği içilebilir ve sürülebilir yağlar !

    Devamında  reçelden, kurutulmuş sebzelere, annelerimizin yaptığı gibi ev usulü konservelere baharatlardan bakliyata, pekmezlerden çaylara,  doğal bakım vücut ürünlerinden sabunlara kadar pek çok farklı ürün var. Üretimlerimiz ise Türkiye’nin dört bir yanından geliyor. Her ürün en iyi nerede yetişiyorsa orayı buluyor, böylece yerel tarıma ve yerel üreticilere de destek veriyoruz. Elazığlı teyze grubum şahane pekmez yapıyor. Fatma ablamız var ki Uşak’ta antibiyotik değerinde tarhana yapıyor , nar ekşimiz Antakya’dan, salça ve bulgurumuz baba memleketim Mardin’den geliyor.

    Tunceli ve Karadeniz’de şahane balcı amcalarımız var kovanları tek tek beraber geziyoruz.

    Daha detaylı bilgiler için www.haticeteyze.com sitesini inceleyebilirsiniz.

    Birçok insan en favori bakım ürünlerinin zararlı içerikleri toksin ve kimyasalların farkında bile değiller, mağazalarda satılan çoğu güzellik ürünleri suni renk, koku, koruyucu ve sabitleyicilerden oluşur ki bunlar derinin gözeneklerini kapatarak uzun vadede sağlık sorunlarına neden olurlar, çünkü vücudu hem dahili hem de harici olarak doğru beslemek gerekir.

    Güzellik ürünlerinde ki kimyasallar hem üretilirken hem de tüketilirken ve hatta sonrasında da çevreye de zarar verir. Uzun yıllardır kadınlar hep doğanın verdikleriyle güzelleştiler ve bu

    bu yüzyılda unutuldu. Artık kozmetikler her dakika özel bir günle hep hayatımızda.

    herkesin kafası karışık, enformasyon ve bilgi delisi olduk. Öyle çok bilgi var ki ortalıkta kimse kendine nasıl uygulayacağını ya da nasıl seçim yapacağını bilmiyor. Oysaki çok çok dikkatli olmak gerekiyor, siz farketsenizde farketmesenizde cildiniz zaman içerisinde reaksiyon veriyor.

    Aslında bakım ürününü de seçmek kolay ; işlenmemiş olacak ve de suni olmayacak ! diyetinizde nasıl işlenmiş gıdayı sokmuyorsanız cildinize de sokmamalısınız.

    Doğaya ne kadar yakınsa o ürün size de o kadar yakındır.

  • Ve asla neler satmazsınız?
  • Toprağına bakmadığımız, Üretim aşamasını görmediğimiz, Lezzetini beğenmediğimiz hiçbir şeyi satmıyoruz.

    Bitkinin Doğal olmasının yanı sıra lezzetli olması bizim için çok önemli.

  • Kimler müşteriniz? Nasıl bir hedef kitleniz var?
  • Lezzeti ve kendini seven herkes bizim hedef kitlemiz. Kendine ve sevdiklerine özen gösteren, sağlığını önemseyen herkes.
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR